Değerlerle Yaşamak

iStock_000006262099_Medium

Güven, hayattaki en temel değerlerimizden biridir. Güvenilir olmak bir yetkinliktir. Bulunduğumuz ortama güven vermek, insanların bize güvenmesi, güvenilir bir insan olmak bunlar çok ama çok önemlidir.

Hepimiz çeşitli kurslara gidiyoruz, eğitimler alıyoruz. İyi resim yapmak, şarkı söylemek, bilgisayar kullanmak gibi bir çok farklı yetkinliklere yatırım yapıyoruz, peki temel değerlere sahip ve bunları somut olarak gösteren bir insan olmak adına da kurslar olsa güzel olmaz mı?

Çok güzel resim yapar, çok güzel araba kullanır, üç dil biliyor,  bilgisayara çok hakimdir gibi sözlerin yanına kendine çok hakimdir, çok dürüst ve güvenilirdir, öz disiplini çok yüksektir, hayata hep pozitif bakar, azim deyince aklıma ilk o gelir, sevgi dolu bir insandır gibi yetkinlikleri eklemek nasıl bir duygu?

Bir düşünün yukarıda saydığım tüm güzel özelliklerin etrafınızdaki insanlar tarafından sizin için söylendiğini, bunun değeri ne olurdu?  Hayatta böyle bir duruşa sahip olmaktan, böyle bilinmekten daha büyük bir hazine aklınıza geliyor mu? Peki böyle bir hedefe nasıl ulaşırız ve nasıl hep orada kalmayı başarırız?

Sanırım bunun en temel cevabı kişisel gelişim ve öz farkındalık. Ben bir süredir bu değerleri somut olarak kendimde geliştirmeye çalışıyorum. Çünkü bunlar çok temel taşlar. Başına bu değerleri, bu duruşu eklediğiniz bir hayat insanı gitmek istediği yere doğru yürütüyor. Bu değerler eksik olduğunda arkasına ne eklerseniz ekleyin, lokomotifi olmayan bir trene benziyorsunuz.

Yazımın başında da söylediğim gibi ilk temel değer “Güven”.  Etrafımızdaki herkesin bize güvenebilmesi için öncelikle bizim kendimize güvenmemiz gerekir, kendine güvenmen için kendi iç tutarlılığını sağlamış olman, kendine verdiğin sözleri yerine getiriyor olman gerekir. Kendinle barışık olman, kendine değer veriyor olman gerekir. “Kendime verdiğim hangi sözleri tutuyorum?”, “Nasıl bir insan kendine verdiği tüm sözleri tutar?” sonra bu soruların cevaplarını düşünüyorum.

Sonra dışarıdan görünen beni düşünüyorum. İnsanın aynaya bakmaması, etrafındakilerin onu görmediği anlamına gelmiyor. Bu yüzden biran önce aynaya bakmak gerekiyor. “Dışarıdan nasıl bir insan olarak görülüyorum?”,  “Kendi hakkımda düşündüklerimle, insanların benim hakkında düşündükleri uyuyor mu?”, “Hakkımda ne söylenmesi, beni gerçekten mutlu eder?”, peki tüm bunlar için somut olarak ne yapmalıyım?

“Özü sözü bir olmak” aslında iç ve dış dengenin en güzel ifadesi. İnsanın içinde yaşadığı ile dışarıdan görünen hallerinin bir olması. Bundan daha güzel, daha büyük özgürlük olabir mi? Kendime şu soruları soruyorum “Hayatımın ne kadarında söylediklerimle yaptıklarım uyuyor?” “Söylediğim ve yaptığım herşeyin uyması için neyi farklı yapmalıyım? Neye ihtiyacım var?” Her yeni cevap, yeni bir çalışma alanı.

Sorular, sorular ve cevaplar. Her farklı, her güçlü soru, yeni bir düşünce, yeni bir bakış açısı, ileriye doğru atılan bir adım iç yolculuğumuzda. Kişisel gelişim çok uzun bir yolculuk, insanın kendine doğru yaptığı bir gezi. Hergün yeni bir şey öğrendiniz, keşfettiğiniz, bazen gülüp bazen şaşırdığınız ve her anından zevk aldığınız, büyük bir serüven.  Adı üstünde yolun sonunda gelişim var, ilerleme var, daha iyisi olmak var, bu yüzden her anına değer.

Arabamızı, telefonumuzu, evimizi, eşyalarımızı daha ileri versiyonları ile değiştirip, geliştirmek isterken, neden kendimizin daha da gelişmiş, ilerlemiş haline doğru yürümeyelim ki…

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir