Organizasyonlarda kişisel gelişimin neden önemli olduğunu geçen gün katıldığım bir eğitimde, eğitmenimizin söylediği bir söz daha da pekiştirdi;
“Bir organizasyon, liderlerinin bilincinin bulunduğu yere kadar gelişebilir.”
Bu nedenle kurumsal gelişim, öncelikle organizasyonların başındaki kişilerin, kendilerini ne kadar ileri bilinç seviyelerine taşıdığına bağlıdır. Bilincin ilerlemesi kapsayıcılığı, daha büyük resimi görebilmeyi, daha bütünsel düşünebilmeyi, geleceği görebilmeyi ve kendinden sonraki sürekliliği desteklemeyi sağlar.
Günümüzde giderek yaygınlaşan kişisel gelişim kurumların bu doğrultudaki farkındalığının artmaya başladığının bir göstergesi. Teknik olarak ne kadar donanımlı olursak olalım, iş bir takımla beraber hareket etmeyi gerektirdiğinde, profesyonel gelişimin yanında kişisel gelişiminde gerekliliği ön plana çıkıyor.
Bir kurumun içinde kişisel gelişim sağlanmadığında suçlama, küsme, baskı, korku, dedikodu, gruplaşma, otorite gibi organizasyonu hastalandıran davranışlar ortaya çıkmaya başlıyor. Tıpkı bir insanın vücudunda ki virüsler gibi. Ve tüm bunların mevcudiyeti giderek sistemi aşağıya çekiyor.
Sağlıklı liderliğin geliştiği organizasyonlarda finansal istikrar, güven, açık iletişim, takdir, sevgi, kabul edilme, değer verme, öz-saygı, öz-disiplin, sorumluluk gibi değerler çok somut olarak görülüp davranış, proses ve stratejilere yansıdığı için kurum kültürü bu doğrultuda oluşuyor. Kurum kültürünü bu doğrultuda oluşturmuş bir organizasyonun elbetteki sürdürülebilirliği ve başarısıda tartışılmaz oluyor.
Liderlikte en önemli kriterlerden biri “Walk The Talk” yani söylenenlerle yapılanların arasındaki tutarlılıktır. Yapılan liderlikler, referans noktalarıdır. Yönünüzü bulmak için tutarlı bir nokta ararsınız. Kurum kültürleri, liderlik değerleri referans alınarak oluşturulur. Bu değerler söylenenler değil, gözlemlenenlerdir. Söylenenler ve gözlemlenenler örtüştüğü zaman insanlar neyi referans alacaklarını netleştirirler.
Bu nedenle, başkalarından beklediğimiz şeyleri ne kadar kendimiz yapıyoruz, gün içinde bunu farketmek çok destekleyici olabilir. Takımlarımızdan, çalışanlarımızdan beklediğimiz değer, düşünce ve davranışların ne kadarı bize bakıldığında görülüyor. Kurum kültürünü oluştururken, hangi değerlerin referans alınacağını yansıtan davranışlarımız neler? Bize dışarıdan bakanlar hangi değerleri taşıyan liderlik davranışlarını görüyor?
Sorumluluk, tutarlılık, güven, hoşgörü, empati, dürüstlük beklerken biz kendimiz bu değerleri hangi davranışlarımız ile somut olarak sergiliyoruz? Etrafımızdakiler bize baktıklarında sözlerimizi değil, kim olduğumuzu görüyor. Bu nedenle ne kadar çok kendimizin farkında olup, kendimizi geliştirirsek, ilham veren, esinlendiren ve rol model olan bireyler olarak liderliğimiz gerçekleştirmiş oluruz.
Bir beden gibi, bir organizasyon da bir bütündür. Her insan bu bedendeki bir hücre, bir organ gibidir. Ve sağlıklı bir bütün ancak sağlıklı parçalardan oluşur. Liderliğin bilinci yani; liderliğin hangi değer ve düşüncelerin yansıması olduğu organizasyonel sağlığın en temel belirleyicisidir.