Hedef Koymak Ya Da Koymamak? Bütün Mesele Bu!

Eğer nereye gittiğini bilmiyorsan, hangi yolu seçtiğin farketmez.

Hiç düşündünüz mü? Hedef koyma fikri ilk nereden çıkmış diye? Her şey, 1960 yılında iki sosyal psikoloji uzmanı olan Edwin Lucke ve Gary Latham ‘ın, yaptıkları çeşitli çalışma ve araştırmalar sonucunda, hedef koymanın verimliliği ve motivasyonu %11 ile %25 arasında artırdığını göstermeleri ile başlamış. Hedef ile çalışma kavramı öncelikle spor performansı alanında ve sonrasında da iş dünyasında giderek bilinir hale gelmiş. Hedef koymanın olası faydaları arasında şunları sayabiliriz:

• Hedef koymak odağı artırır.
• Bir hedefe sahip olmak motivasyonu artırır.
• Bir hedef koymak ve ona ulaşmak kişisel tatmini artırır.
• Hedefli çalışmak, amaç ve yön duygusu sağlar.
• Hedeflere doğru ilerlerken, insanlar zorluklarla başetme konusunda daha azimli olurlar.
• Hedefin net ve cazip olması, ulaşmak için çeşitli strateji ve taktikler geliştirmeyi kolaylaştırır.

2018 yılına başlarken, birçok insan bu senenin geçen seneden daha iyi olması, “iyi” kendileri için neyi temsil ediyor ise, ve daha güzel günler getirmesi yönünde temenni ve dilekler paylaştılar. Hatta, kimileri bir adım daha ileri gidip bu dileklerini detaylı hedefler haline getirdiler: “Bu sene, şunları yapıcam. Bunları başarıcam. Şu alanlarda ilerleyeceğim. Bu alışkanlıklarımı bırakacağım.” dediler. Hatta bir deftere yazdılar belki hedeflerini.

Yine de, 2007 yılında psikoloji uzmanı Richard Wiseman tarafından yapılan bir araştırma gösteriyor ki, yeni yıl başlarken kendilerine senelik hedefler koyan insanların %88’i bu hedeflerine ulaşmak konusunda başarısız oluyorlarmış. Hatta, çoğu sene başında koydukları hedefleri hatırlamakta dahi zorlanıyorlarmış.

Aynı şey şirketler için de geçerli. Deloitte tarafından yapılan bir çalışmada, şirketlerin sadece %51’inin uzun dönem hedefler koymaya çalıştıkları gözlenmiş. Aynı çalışmanın ortaya çıkardığı daha çarpıcı bir bulgu ise, hedef koyan bu şirketlerin sadece %6’sı sene sonunda dönüp hedeflerine tekrar bakıyorlarmış.

Faydası bilimsel olarak kanıtlandığı halde, yine de hedeflerden istediğimiz sonucu elde edememizin nedeni ne olabilir? “Hedef koymayı bilmiyor olmamız” demek istiyorum. Mutlaka bu hedefe ulaşılamamasının yegane sebebi değil. Ancak daha başlarken bu noktada yaşanacak sorunlar, hedefe ulaşmaya doğru giden yoldaki tüm diğer basamakları olumsuz etkileyebilir. O halde şimdi, izninizle “Hedef Koymak” hakkında işinize yarayabileceğine inandığım bir kaç bilgi paylaşmak istiyorum.

Hedef Türleri

Hedef seçerken, ne tür hedefler seçtiğimiz bunlara ulaşabilmenin ne derece bizim kontrolümüz altında olduğunu doğrudan etkilediği için ilk olarak buradan başlamanın uygun olacağına inanıyorum.

Bu konuda birkaç farklı görüş olmakla beraber, genel kanaat üç çeşit hedef olduğudur:
1. Sonuç veya Çıktı Hedefleri
2. Performans Hedefleri
3. Süreç Hedefleri

Kısaca tanımlamak gerekirse, sonuç veya çıktı hedefleri sayısal veya ulaşılmak istenen büyük resmin betimlendiği hedeflerdir. Bu hedeflere ulaşmak, sizin kontrolünüz altında değildir. Spor dünyasından bir örnek vermek gerekirse, olimpiyatlarda tüm altın madalyaları kazanmak veya yeni bir dünya rekoru kırmak bu tarz bir hedefin örneği olabilir.

Performans hedefleri ulaşmaya çalışılan bir performans standardının tanımlandığı hedeflerdir. Performans hedefleri sonuç / çıktı hedeflerinden farklı olarak daha fazla kontrolümüz altındadır ve bu hedeflere ulaşabilirsek, sonuç / çıktı hedeflerimizin gerçekleşme ihtimali (hala garanti olmamakla beraber) artar. Az önceki sonuç / çıktı hedefine ulaşmak için konulabilecek performans hedefi, örneğin her stilde yüzme hızını sene sonuna kadar %15 artırmak veya vücut yağ / kas oranını optimize etmek olabilir.

Son hedef türü olan süreç hedeflerine gelince, bunlar tamamem bizim kontrolümüz altında olan ve takip edildiğinde performans hedefine ulaşmamızı sağlayacağına inandığımız hedeflerdir. Süreç hedefleri, üzerine odaklanabileceğimiz, aksiyon adımı alabileceğimiz bir süreç tanımlayarak, performans hedeflerini destekler. Aynı örneğe devam edecek olursak, performans hedefimize ulaşmak için koymamız gereken süreç hedefleri; örneğin her hafta 4 defa 3 saat antrenman yapmak, karbohidratsız ve protein ağırlıklı beslenmek ve bir diyet programını takip etmek olabililir.

Görüldüğü gibi,kontrolümüz altında olmayan sonuç / çıktı hedefleri koymak; fakat bunları destekleyecek ve asıl kontrolümüz altında olan performans ve süreç hedeflerine kafa yormadan doğrudan plan ve stratejiler geliştirmeye hatta hedeflere doğru adımlar atmaya çalışmak aslında bir anlamda kafa karışıklığını ve başarısızlığımızı garanti altına almak anlamına geliyor olabilir.

Spor dünyasından köken almakla beraber, hedef koymak ve hedefe yönelik çalışmak, giderek iş dünyasında da, ve hatta kişisel gelişim alanında da, kabul gören ve kullanılan bir stratejik araçtır. İster maraton koşmak isteyen bir atlet olun, ister market payını artırmak isteyen bir CEO, burada anlatılanları faydalı bulacağınızı umuyorum Hedeflerimizi seçerken, ne kadarının bizim kontrolümüz altında olduğunu düşünmek ve “hedefe ulaşmanın” ne anlama geldiğini tekrar tanımlamak, sonuçlarımızı değiştirecek anahtar olabilir belki de.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir