Hedef Mi Koyuyoruz, Dilek Mi Tutuyoruz?

iStock_000076849415_Medium

 

Her şirketin kısa ya da uzun vadede ulaşmak istediği hedefler vardır. Karlılığın artması, sürdürülebilirlik, sektörde öncü olmak, yurt dışı pazarlara açılmak gibi onlarcasını sayabiliriz. Şirketler sene içinde yaptıkları eylemler, attıkları adımlar ile bu hedeflere ulaşmayı amaçlarlar.

Peki karar vericiler bu adımların şirketlerini, belirlenen hedeflere ulaştıracağından nasıl emin olurlar? Şirketlere bulundukları ortamlarda öncelikle hedefleri soruluyor. Vizyonları, büyük resimleri, altı aylık ve ya yıllık hedefleri neler? Sonra ki soru ise peki bu hedeflere ulaşmak için nasıl bir strateji takip ediyorsunuz?

Yapılan araştırma sonuçlarına bakıldığında, genelde çoğu firma da karar vericiler hedeflere ulaşmak için  düzenli olarak bir stratejinin takip edilemediği yönünde bilgi paylaşıyorlar. Ya da sene başında hızlıca bir strateji planlaması yapılıp, sonra işlere güçlere gömülünüp, daha çok otomatik pilota bağlanarak, günlük ani kararlar alarak yılın tamalandığı anlatılıyor.  Bu durum dünya ve ülkemiz genelinde böyle. Bu nedenle de belki büyüyen, sürdürülebilir ve karlı şirket sayısı oldukça az.

Peki stratejiye zaman ayıramamanın sonucu ne? Büyük olasılık ile hedeflerden uzak bir noktada yılı sonlandırmak. Ve haliyle şu cümleyi duymak çok mümkün; Hedef koyuyoruz ama ulaşamıyoruz. Bir süre sonra şirketler, ulaşabildikleri sonuçları hedef olarak koymaya başlıyorlar. Bu da şirketi potansiyelinin çok altında bir noktaya razı olma durumunda burakıyor.

Aslında tüm şirketlerin karar vericilerinin, üç kimliği çok etkin olarak kullanmaları gerekiyor. Vizyoner kimliği, yönetici kimliği ve teknik adam kimliği. Özellikle KOBİ’ lerde teknik adam kimliğinde çok fazla kalındığı için, karar vericilerin kafalarını kaldırıp biz nereye, nasıl gidiyoruz? sorusunu sormaya gerekli zamanı ayıramadıklarını görüyoruz.

Bu aslında şöyle bir duruma benziyor; Bir problem var ve çözüm üretmeniz gerekiyor. Hedefiniz, problemi en doğru şekilde çözmek ve size bu problemi çözmek için nasıl bir strateji uygulamayı düşünüyorsunuz? Diye sorduklarında dediğiniz şey; Problemi çözmek için yeterince düşünmeye ve strateji geliştirmeye vakit bulamıyorum. Peki yeterince düşünmeden, üzerinde sağlıklı ve düzenli bir şekilde kafa yormadan ve doğru stratejiyi bulmadan nasıl çözülecek bu problem?

Deneme ve yanılma ile mi? Peki şirketlerin, değişimin ve rekabetin bu kadar yoğun ve hızlı olduğu, belirsizliği yönetmenin şirketlerin önceliği haline geldiği, yeni dünya dinamiklerinde deneme ve yanılma lüksü gerçekten ne kadar var?

Tüm şirketlerin hedefleri var. Peki nasıl ulaşacağız? Diye sorulduğu zaman ise büyük bir soru işareti. İşte burada yapılması gereken şirketlerin hedeflerine nasıl ulaşacakları konusunda düzenli olarak strateji geliştirmeleri ve stratejilerini değişimle birlikte revize ederek sonuna kadar bilinçli bir şekilde takip etmeleri.

En çok sorulan sorulardan birisi; Bizim şirketimiz küçük, biz yeni kurulduk yine de stratejimiz olmalı mı? Evet kesinlikle olmalı. Şirketler bir kişi de, bin kişi de olsa eğer ulaşmak istedikleri bir hedef var ise mutlaka stratejileri olmalı. Sene sonunda ulaşmak istediğiniz ciro, çalışmak istediğiniz üç yeni müşteri, düzenli olarak maaşları ödemek bunların hepsi bir hedeftir. Ve “Bunları Nasıl Yapacağız?” sorusuna ait gerçekçi, yapılandırılmış, doğru stratejilere ihtiyaç vardır.

Aslında stratejisi olmayan şirket yoktur. Küçükte olsa büyükte her şirketin bir stratejisi vardır, yapılandırılmış stratejilerin yanında, kervan yolda düzülür, otomatik pilotta gidiyoruz, biz kararlarımızı günlük veririz gibi tutumlarda birer stratejidir. Ama bu stratejilerle hedeflerimizi ulaşmamız çok zordur. Önemli olan doğru, bizi hedefe götüren, motive eden, uygulanabilir, üzerinde kafa yorulmuş güçlü stratejileri bulmaktır.

Sonuçta, başarı tesadüf değildir, doğru stratejilerin uygulanmasının net sonucudur. Şirketlerin hedeflerine ulaşması tesadüfen oluşan ya da günlük, üzerinde yeterince düşünülmemiş stratejilerle sağlanamaz. Hepimizin bildiği gibi şirket işleri ciddidir, ciddiyetle ele alınmalıdır. Altına imza attığımız sözleşmeler, finansal riskler, tüm paydaşlarımıza verdiğimiz taahhütler gibi çok büyük sorumluluklları içermektedir.

Başarılı şirketlere ve liderlere baktığımızda strateji geliştirmeye ciddi zamanlar ayırdıklarını ve stratejik kararlar ile ilerlemeyi, stratejik düşünmeyi kurum kültürünün içine yerleştirdiklerini görmekteyiz. Ve elbette bugünkü konumlarına doğru ve bilinçli bir şekilde uyguladıkları stratejiler ile geldiklerini de söylemek mümkün olacaktır. Sonuçta liderlerin yürüdüğü yolun adı stratejidir ve bu nedenle fark yaratırlar.

Strateji aslında çok sade bir anlatımla, bulunduğunuz noktadan hedefinize nasıl gideceğinizi bilinçli bir şekilde, etrafınızdaki değişimleri ve değişkenleride göze alarak tasarlamak ve her adımınızı bu farkındalıkla sistemli bir şeklde atmaktır. Bu nedenle her şirket kendi uygulanabilir, ulaşılabilir stratejisini sahip olduğu kaynak ve kabiliyet setleri ile yalın bir şekilde oluşturmalıdır.

Strateji denildiğinde gözümüzde kalın dosyalar, raporlar, grafikler geldiği için belkide donup kalıyoruz. Oysa ki en yalın hali ile strateji bizi A noktasından B noktasına götürecek, şirketimizin kültürüne, dokusuna uygun, bilinçli bir şekilde düşünülmüş, uygulanabilir adımlar bütünüdür.

Özetleyecek olur isek; geleceğini yaratan bir şirket olmak için, karlılığı, sürdürülebilirlği sağlamak, sektöründe öncü olmak ve en basitten en karmaşığa kadar tüm hedeflerimize büyük oran ile ulaşabilmek için kararlarımızın yapılandırılmış stratejiler doğrultusunda verilmesi gerekmektedir.

Eğer şirketinizin hedeflerine daha büyük yüzdeler ile ulaşmasını istiyor iseniz ve ya elinizdeki potansiyel ile daha iyisini yapabileceğinize inanıyor iseniz mutlaka stratejilerinizi iyileştirme yolunda atabileceğiniz farklı adımlar bulacaksınızdır. Önemli olan stratejik düşünmenin değerini daha da çok kavramak ve düzenli olarak strateji geliştirmeye zaman ayırmak.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir